Shadow

Sıkıntının Çaresi

            Günümüzün insanı, daima varlığını tehdit eden, onu çeşitli streslere karşı mücadeleye zorlayan, intibakını daima bozan bir dünya içinde, insanlık tarihinin hiçbir devresinde olmadığı kadar yalnız, yapayalnız yaşamaktadır. Teknolojinin getirdiği oyuncak alemini medeniyet zanneden ve manevi değerlerden gittikçe uzaklaşan, fakat onun boşluğunu başka hiçbir şeyle telafi edemeyeceği için, hayatı giderek artan bir sıkıntı kıskacı içine girmektedir.

Sıkıntı ve şikayeti olanlar sadece psikiyatri uzmanına gelmezler. Her daldaki hekime başvuran hastaların büyük bir kısmının asıl derdi “sıkıntı”dır. Bunlardan kimisi kalbinden, kimisi midesinden rahatsız olduğunu, kimisi iş görmeye mecali, takati olmadığını, kimisi çevresi ile çatışmaya düştüğünü söyler. Bütün bunların altında yatan şey ise sıkıntıdan başka bir şey değildir.

Sıkıntının bir de hastalık derecesinde olan şekli vardır ki buna depresyon adı verilir. Bu rahatsızlık doktor gözetiminde, çeşitli metotlarla tedavi edilir. Günlük hayatta sık karşılaştığımız sıkıntının çaresine gelince, en başta dünyada imtihan için bulunduğumuzu ve kul olduğumuzu unutmamaktır. Peygamber efendimiz (S.A.V.): [Ey Abdülmuttalip oğulları, size bir bela, hüzün, meşakkat veya bir sıkıntı gelirse “ Allah, Allah Rabbena Laşerikeleh “ deyin buyurmuştur.

Sıkıntısı olana yine hava değişimi, değişik yerlere yapılan seyahatler oldukça fayda verir. Yine Resulullah (A.S.): “Yolculuk edin, sıhhatli olur, ferahlık duyarsınız” hadisi şerifi ile bu gerçeğe işaret etmiştir. Sıkıntısı çok olanın çeşitli hastalıklara yakalanabileceğini de şu mübarek sözleri ile belirtmiştir: “Bir kimsenin kaygısı olursa bedeni hasta olur. Ahlakı iyi olmazsa nefsine zarar gelir. Münazarayı çok yaparsa mürüvvetten düşer, kerameti gider.” Her kimin yaradılışı yavuz olsa, kendi nefsini azapta tutar. Her kimin gamı, kederi çok olsa, kendini hasta eder. Her gam çekenin başı dertten kurtulmaz.” 

Evet sıkıntının çaresi İslam’a sarılmak, insanlarla daha sıcak münasebetler kurmak ve dünyanın gayesiz olmadığını hatırlamaktan geçmektedir.

                                Dr.Sefa SAYGILI

                                Zaman Gazetesi

Bir cevap yazın