Shadow

Nasıl Mutlu Olabiliriz

Kendimizi beklediğimiz disiplin altına alma bütün faziletlerin kökü ve özgürlüklerin temelidir. Ahl­âki özgürlüğe kavuşmak icin insanın iç güdülerine (Nefsi emmare – Kötü istek ve arzular) hakim olması ilahi kitabın sözleriyle ruhunu yönetmesi gerekir.

Keşke ruh disiplini olmaksızın bir karekterin oluşamıyacağını ve fazilet kazanılamayacağını anlayabilseydik. Büyük başarılar ve büyük kariyerler kolay yoldan değil, fakat sadece katı bir ruh disiplini ile elde edebilirdik. Insani aydinliğa çikaran iradedir. Disiplin görmüş insan içinden gelen o büyük manevi güce erişmiş olandır. 

Peki bunu nasil gerçeklistireceğiz? Bir bati düşünürü olan fizikci Nikola Tesla, iradesine nasıl hakim olmaya başladığını şöyle anlatıyor: „Elimde pasta veya kek gibi, özellikle hoşlandığım şeyler olduğu zaman, çok canim çekse de onu başkalarına verirdim“. Hoşlanmadığım cansıkıcı işleri bile yapardım. Yıllar geçdikce bu celişki yok oldu, içimdeki sesle dışımdaki ses bir oldu“.

Diğer bir düşünürde şöyle diyor: „Zorluklar hayatımızın bileyi taşıdır, biz onlara sürtüne sürtüne keskinleşiriz“. Bilgeler ne güzel söylemiş: “sana söveni sen öv” “sana taş atana sen ekmek at”. “Herkeşi hoş bil kendini boş bil”. Haci bektaşi veli hazretleri: “Incin sende incitme”. Uyarıları ile ruh disiplinine önem vermişlerdir. Büyükler mutlu olmanın yolunu şu şekilde açıklamışlar: „UYUMLUYUM MUTLUYUM“.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Ruh disiplinine işaret ederek mü`minin mutluluğuna şöyle işaret etmişlerdir: „sana gelmeyene sen git, seninle dargın duranla sen bariş, seni mahrum edene sen ikramda bulun“.

 

Fudayl bin iyaz hazretleri Halife Hárun Resid`e nasihat ederken şöyle dedi: „Ey temiz yüzlü insan, (mutluluk istersen) Allah sana kıyamet gününde bu halkın hesabını soracak. Eğer o gün bu temiz yüzünü ateşten koruya bileceksen sen onun çaresine bak!

Geçen her gece ve gündüzünde kimseye karşı bir kin ve buğz taşıma, zira Hazreti Peygamber (s.a.v.): „Bir kimse halktan birine karşı beslediği bir kin ve buğz ile sabahlar ve akşamlarsa o kimse cennetimin kokusunu bile alamaz“. buyurmuştur. (sifatus-safveti; 2/4)    

                                     

Aziz okuyucularım her birimizin alişkanlık haline gelmiş zaaflarımız vardir. Zamanla bu kötü alişkanlıklarımızı azaltmaya ve terk etmeye gayret etmeliyiz. Mesela işlerimizi daha bilinçli yapmalıyız. Başkalarının kaba hareketlerine biz kibarca cevap verebiliyormuyuz. Nekadar kışkırtılırsak kışkırtılalım, kendimize hakim olmaliyiz. Küçük zorlukları yene yene, büyük zorlukları yenmesini öğreniriz. Bir gün çektiklerimizin semerisini alır ve sağlam bir karekter oluşturduğumuzu görürüz. Acılara katlanarak tatlılara ulaşabilir ve mutlu oluruz. Hani Atalarımız: „Sabırla koruk bile helva olur“ demişlerdir. 

 

Özellikle yeni nesil, iyi zaman geçirmekten başka birşey düşünmüyor. Mutlu bir hayat, eğlence ve lükste değil, hepimizin kalbinde aranmalıdır yani kendisi ile barışık olmalıdır. Insan oğlu okyanuslara hakim olmuş, vahşi ormanları ehlileştirmiş, uzayı feth etmeyi başarmış fakat o hiç bir zaman mutluluğu yakalayamamıştır ve mutluluğu tadamayacaktır, táki kendini ehilleştirinceye kadar. O halde son olarak şöyle diyebiliriz: „karşınızdaki kim olursa olsun, onu mutlu ettiğiniz nisbette mutlu olursunuz“.   

                    

Son söz: „MUTLU ET MUTLU OL“.

 

Selam ve dualarımla

Solingen/Almanya

Bir cevap yazın