Shadow

Habeşli Bilal

Tanırsınız kendisini, dünya yolculuğu Habeşistan’da başlamış bir köle. Annesi de babası da köle idi biz onu güzel sesiyle biliriz. Medine’de ve Mekke’nin fethinde ilk ezanı okuyan sahabedir. Rasulullah’ın yanında 22 sene yaşamıştır. Efendimizin vefatından sonra Şam’a gitmiş ve orada vefat etmiştir.

Kayıtlarda pek görünmez ama babası çok güçlü bir adammış, nasıl Mekke’ye yolu düştü bilinmiyor ama Mekke müşrik parlamentosunun yüksek tabakasından olan bir adamın Ümeyye’nin kölesi olarak karşımıza çıkıyor Bilal. Irkçılık bugünün sorunu değil, Ümeyye Bilal’i kara kafalı diye çağırırmış. Rasulullah (s.a.v) in ARAYIŞ mağarasındaki uzleti vahiyle tanışmayla sona ermiş vahyin ilk ayak sesleri en yakında Mekke’de duyulmaya başlamıştı. Rasulullah her evde bir ışık yakıp iman ağacının dallarını yeşertmeye başlamıştı. VAHYİN ilk takipçilerinden Yasir, Sümeyye ve Ammar  fakir bir aile. Mekke’nin kıskanç, haset, çok ilahlı dehrilerinin zulmüne uğramış ve  Yasir ve Sümeyye şehit edilmiş  Ammar’ı  ise çocuk gördüklerinden mi, acıdılar mı bilmem ama Ümeyye’nin evinde hapsetmişlerdi. O gün o evde Ebu Süfyan, Hint ve Ümeyye bir odada Ammar’ı sorguya çekiyorlardı. Odada bir kişi daha vardı. Bilal. Hayatı boyunca efendilerinin yanında ayakta duran bu köle, konuşulanları dinliyordu. Ebu Süfyan bilmiş bilmiş bir tespit yaptı ve dedi ki, tek ilahlık aslında ilahsızlıktır, ilahlarımız olmasa bu Mekke’ye kimse uğramaz burada ticarette ,hayatta durur, cebini düşünen uyuz tüccar tavrıyla hareket ediyordu, Ümeyye sordu Ammar’a söyle bakalım Muhammed size ne diyor? Ammar cevap verdi: “Tek ilaha inanmamızı ve Allah huzurunda  insanlar arasında bir ayrım olmadığını söylüyor.” dedi. Bilal’in beyninde şimşekler çaktı bir anda. Ammar’ın ALLAH U EHAD sözü vurdu geçti Bilal’i . İslam’la tanışmasına ramak kaldığını hissetmişti belki de. Ümeyye’nin tok sesi gürledi bir anda. Ne yani para verip aldığım bu karakafalı Habeşliyle ben bir miyim? Ne saçma bir söz bu. Bilal odanın kenarında duruyor hiç sesini çıkartmadan belki de kafasını kaldırmadan dinliyordu efendisinin sözlerini. Hint’te alaycı alaycı gülümsüyordu. Ümeyye: Bilal dedi, eline bir kamçı verdi Bilal’in . Şu akılsızı kırbaçla da efendinin sana her istediğini yaptırdığını bir görsün dedi. BİLAL elinde kırbaç bir iki adım attı AMMAR’la göz göze geldi ve kırbaçı yere attı. Tarih bu oda da yeniden yazılıyordu, hayatında ilk defa efendisinin sözünü dinlemiyor ve kırbaçı elinden bırakıyordu. Ümeyye küplere, karelere binedursun Ammar: Yapma Bilal al kırbaçı yoksa seni de öldürürler diye kendini bir kenara bırakmış, Bilal’i düşünmeye ve Bilal için endişe etmeye başlamıştı.

Bilal ALLAH U EHAD dedi.  Mekke kodamanlarından Ümeyye sana öyle bir ceza çektireceğim ki, böylesi görülmemiş bir işkence olacak , yarın güneş en tepe noktasında dururken ,  yakıcılığını damarlarında hissedeceksin karakafalı diyerek azarladı Bilal’i.

Bilal ertesi günü Mekke’nin kızgın kumlarına yatırılmış üzerinde koca koca taşlarla Allah u ehad  diyor adım adım ölüme veya daha adını bilmese de şehitliğe doğru yürüyordu. Kendisinden daha sonra dinlediğimizde Rasulullah’ı Mekke’de birkaç kez gördüğünü fakat hiç konuşmadıklarını söylemişti. İslam adına hiçbir şey bilmeden şehit olacaktı neredeyse.

Mekke’de kara taşlar vardır. Güneşin kızgınlığı o taşlara nakış örer. Elinizi dokunduğunuzda yanarsınız, büyük taşlardır bunlar. Şimdi nerede bu taşlar derseniz tam da Bilal’in üstünde derim. Son nefesine doğru ilerlerken Hz. Ebu Bekir gelir  Ümeyye’ye bir teklifte bulunur, bu adamı bana sat der. Ümeyye’nin gözünde kölelerden bir köle, hem de ölmek üzere olan bir köle Hz. Ebu Bekir’in gözünde islamın dairesinden içeri girmiş birkaç kişi den biri ve her bir fert çok önemli. Ümeyye ile anlaşır Ebu Bekir, Bilal’i alır. Bir hafta on gün Bilal HZ. Ebu Bekir’in evinde tedavi olur.  Vakit gelmiştir Allah rasulü Bilal’i beklemektedir evinde. Hz. Ebu Bekir, Bilal’in koluna girer ve onu Rasulullah ile tanıştırmaya götürür. Hayatı boyunca efendilerinin yanında hiç oturmamış Bilal, o gün Âlemlere rahmet Hz. Muhammet’in yanında oturur ve İslam’ın bir neferi olarak hayatı boyunca ondan hiç ayrılmaz. Hz. Peygamberin vefatından yıllar sonra bir gün onu rüyasında görür ve beni ziyaret etmeyecek misin Bilal  sesini işittiğinde Suriye’den hemen Medine’ye gelir ve Mescidi Nebevi’ de sabah  ezanını okumaya başladığında  bütün Medine sokaklara dökülür gözlerde yaş, kalpte rasulullah sevgisi…

Meçhul sonumuz mübarek olsun.

serdarcil01@hotmail.com

Kaynak: www.buulkegazetesi.com

 

Bir cevap yazın