En Büyük Ders
Beyazid’i Bestami Hazretleri büyük velilerdendi. Allah’ın sevgisini kazanmıştı. Allah’ın izni ile hayvanlara dahi sözünü geçirebiliyordu.
Günlerden bir gün değirmenden evine dönerken, ormanda yaşlı bir kadına rastladı. Yaşlı kadının sırtında dolu bir un çuvalı vardı. Yükü ağırdı. Oflaya puflaya taşımaya çalışıyor, buram buram terliyordu.
Yaşlı kadının haline acıyan Beyazid-i Bestami hazretleri, ormanda kükreyerek dolaşan aslana emretti; ”Ey aslan Allah’ın izniyle buraya gel !” Aslan uysal bir kedi gibi yaklaştı. Büyük velinin yanına sokuldu. Bacaklarına sürtünmeye başladı. Beyazid-i Bestami, ihtiyar kadının sırtındaki çuvalı alıp aslana yükledi. Birlikte köye dönmeye başladılar. Yolda Beyazid-i Bestami yaşlı kadına; ”Köye döndüğünde sana soracaklar, yolda kime rastladığını, bu işi kimin yaptığını merak edecekler, ne cevap vereceksin ?” dedi. Yaşlı kadın kızgın bir ifade ile “Zalim ve riyakâr Beyazid-i Bestami’ye rastladım diyeceğim…”
Büyük veli çok şaşırdı. O kadar yardım ettiği halde yaşlı kadın nasıl böyle konuşabiliyordu? Hiç mi iyilikten anlamıyordu? Bu nasıl bir işti? Sordu; “İyi ama ben sana yardım ettim, iyilik ettim. Neden zalim ve riyakar olduğumu düşünüyorsun, ne kusur işledim ki ?”
25 “Daha ne yapacaksın!” diye bağırdı yaşlı kadın. ”Ormanlar kıralı aslanı eşek niyetine kullandın. Bana kerametini gösterip riyakarlık yaptın. Bunlardan büyük kusur olur mu?”
Beyazid-i Bestami’nin hayatı boyunca aldığı en büyük ders bu oldu. Her fırsatta şunları tekrarladı; “O sert yüzlü, tok sesli, ihtiyar kadının dersi, içimde kalmış bütün riya ve gösteriş hissini sildi süpürdü. Ondan sonra Allah’a daha da yaklaştığımı hissettim. Kibirden gösterişten uzak durdum.” Kibirden ve gösterişten uzak durmak, hayatta başarının da anahtarıdır.